Turgut Uyar / Göğe Bakma Durağı / Çağrışımlar
- K. Can Eren
- 19 Mar 2017
- 2 dakikada okunur
Fazıl Say & Serenad Bağcan’ın Yeni Şarkılar albümünden “Göğe Bakma Durağı “ adlı şarkı eşliğinde okuyunuz.
Kadıköy’de nostaljik tramvayı takip eden kalabalık arasına girmeden ilk defa buluşulan birisi... Güneşin son demleri Beşiktaş İskelesi’nin camlarından içeriye sızıyor, akşamüstü 18.45 vapurunu bekleyen kalabalığın ön tarafındaki yüzleri ısıtıyor son demleriyle. İlk defa buluşacağız! Heyecanla beklenen ve tatlı bir kaşıntıyla beraber çıkan ilk bebe dişleri gibi sarıyor avucumun içini karıncalar. Hiç başlamamış bir ilişkinin son günü bugün. Kentin sıkış tıkış evleri arasından gökyüzünü görmeye çalışıyorum. Alacakaranlığa beş var. Boğa’nın yanından geçiyor bir ambulans. Fotoğraf karesine giriyor Boğa’nın üstüne oturmuş bir çocuğun deklanşöründe. Boş ver! Adımlarım adımlarına karışıyor kalabalığın. Yeni yeni yanmaya başlamış dükkan ışıkları. Karanlık olacak birazdan biliyorum. Ama bu gece başka bir heyecan yüklü her bakışımda.
Tramvay yolu boyunca yürüyorum. İşte tam karşımdasın. Gözlerimi al kurtar! Yavaş yavaş yanıma sokuluyorsun. Susuyoruz uzun bir müddet. ‘’Damsız almıyoruz’’ diyor kapıdaki kadın. Cumartesi bugün, kalabalık kalabalık kalabalık... Susuyoruz. İçiyorsun içtikçe, limon diyorsun, bayılırım diyorsun, saatine bakacak olsan ben gözlerinin içine bakınca sen de gözlerime kilitleniyorsun derhal. Masmavi gözlerin. Göğe bakalım! Neden cevap vermiyorsun? Bir tane daha diyorsun, bir tane daha! Bu kaçıncı? ‘’Neden?’’ diye bağırıyorum, herkes bana bakıyor.Sen susuyorsun. Kalabalık bana bakıyor, sen içiyorsun.
Seni elinden tuttuğum gibi bir otobüse biniyoruz. Arkalara doğru çekiyorum seni. Etraftakilerin bakışlarına inat koşuyoruz senle arkasına doğru otobüsün, kalabalığa çarpa çarpa. Sen otobüsün arka kapısının önündeki basamağa iniyorsun sırtını kapıya yaslayıp. Kapılar açılıyor. Falanca durağa şimdi geliriz! Saat kaç? Saatine bakıyorsun. Kimse yok... Bu karanlık böyle iyi aferin Tanrı’ya. Seni belinden sardığım gibi öpüyorum! Nasıl olsa sarhoşuz.
Kapılar açılıyor. İniyorum, yoksun! Arka kapı kapanıyor. Tekrar otobüsün ön kapısına koşuyorum içeri giriyorum, yoksun! Koşuyorum. Neredesin? Sokaklara dalıyorum! "Damsız almıyoruz!" Kalabalık, kalabalık, kalabalık! Yoksun.

Sokaklarda kimseler yok, herkes uyusun. Apartmanların ışıkları yanıyor birden. Gökyüzüne bakamıyorum, ışıklardan gözlerimi alamıyorum. Apartmanların, sokakların, kaldırımların ve sokak lambalarının seslerini duyabiliyorum. Her evde birileri birilerini öldürüyormuşçasına çığlıklar... Başım dönüyor. Falanca durak nerede kaldı? Sen neredesin? Sokaklarda yoksun? Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Bakıyorlar... Demir kapıların kapanırken çıkarttığı gıcırtılar kulaklarımı kazıyor. Başım dönüyor. Etrafımda dört dönüyorum. Ellerimle kulaklarımı kapatıyorum. Başım dönüyor. Dönen adımlar, diğer dönen adımlara karışıyormuşçasına takılıp düşeceğim. Takılıp... İşte! Ordasın! “Olmaz bakıyorlar!” Olsun seni aldım bu sunturlu yere getirdim. Işıkları sönmeye başladı apartmanların, sayısız pencerelerini kapattılar. Falanca duraktan filanca durağa kadar gelmişiz. Bir ellerin bir ellerim yeter... “Şimdi otobüs gelir biner gideriz.” dedin ve camdan, dopdolu bir otobüs geldi! Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Haydi atla, dönmeyeceğimiz bir yere gidelim. Kalabalığa karışma, ellerimden tut. Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum... Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Bu camdan gökyüzü gözüküyor mu? Tüm yüzler bir- den oldu tanıdık. Yüzlerine baktığım herkes sensin. Saçların uzun muydu? Yoksa kısa mı? Hangi rengi severdin? Akbil’in boş muydu? Bu adam sen misin? Peki ya bu kadın senin gençliğin mi? Bu saatte nereye gidiyor bu bacak kadar çocuk. Falanca durak nerede kaldı? Sesler, yüzler, kokular... Her şeyde sen varsın biraz biraz. Gözlerini kaçırıyorsun. Saat kaç? Damsız almıyorsanız tek başımıza içip gideceğiz dedik ya. Bakmayın! Boğa’nın üstüne çıkmak benim gibi koca insana yakışmazmış, neden? Herkes uyusun! Neredesin, herkes neden bu kadar tanıdık? Bu ambulanstaki sen misin? Seni göremiyorum, seni unutmaktan korkuyorum, seni unutuyorum... Kalabalık, kalabalık, kalabalık... Durma kendini hatırlat! Yoksun, kaybolmana izin verme, durma kendini hatırlat! İkimiz birden sevinebiliriz... Durma kendini hatırlat! Durma! Kendini hatırlat! “Göğe Bakma Durağı’nda inecek var!”
'Geldik mi?’
İllüstrasyon
Zeynep Oba
Son Yazılar
Hepsini GörBütün hayatı boyunca toplumla çatışma halinde yaşamış Percy Bysshe Shelley‘nin şiirlerinde bireysel çıkmazlar yerine toplumsal...
Comments