Tavan Arası
- Seda Karıncaoğlu
- 2 Kas 2020
- 1 dakikada okunur
eskidendi…
geçmeye hazır bir ömre inanmak için
gençtim henüz
fazlası ile parlaktı gökyüzünün elleri
ve hayatın foyası öyle sık sık akmıyordu o zamanlar…
incindikçe,
inatla gülümsemenin dahi iyileştiremediği yaralar açılınca,
büyülü bir zaman denizi karşıladı beni küf kokusuyla;
körlüğümle tanıştım tüm düğümlerimin ortasında…
eskidendi…
zihnimin tavan arasına katlanmış,
istiflenip usulca bırakılmış
anı artıklarından, korkulardan, yenilgilerden
ve tüm vazgeçişlerden hortlayan
kelimesiz cümleler
çehreme düşmeye başlardı…
içimi dökmeye çöplük değil,
içimdeki çöplükte beni bulacak
tiksintisinden arınmış bir umut arardım
aynadaki suretimde,
sır ve sim her gün ayrı bir resim çizerdi gözlerime
‘bu ben değilim’ diye sayıklarken
çınlardı dağarcığım.
çok zaman sonra
o esrik manzarayı gördüm kalbimde…
gökyüzü simsiyah bir parıltı olma uğruna
yıldızlarını kurban ederken kendine
içseslerim sustu aniden…
geçmeye hazır ömrün beni de yanında götürüşlerine
ve en çok engebeli yolları seçişlerine uydum,
kırdım kalbimi, kendi peşimden yola koyuldum.
kendime koşarken
derin uykularından habersiz insanlar
ve kartondan hayatlar tanıdım…
düşlerinde yürüdüm ayaklarımı yere vurarak
hiç ama hiç anlamadılar…

















Yorumlar